Kendime Notlar

Evlilik neden korkutur ?

Evlilik mi korkunç yoksa insan mı korkak ?

Elbette ki bu soruya verilebilecek onlarca mantıklı cevap mevcut, ancak en ürkütücü olanlardan bahsetmekte fayda var😊 Şöyle ki :

1.Milyonlarca ihtimal varken, bu ihtimallerden biri ile sözleşme yapmak ve beyazın beyazını arama serüvenine son vermek ve sonrasında da yapılan seçimden pişman olmak ihtimali.

2.Boşanmaktan korkmak, her geçen gün artan boşanma oranları, insanları evlenme düşüncesinden uzaklaştırıyor. Büyük bir çoğunluk boşanmayı başarısızlık olarak görürken, bir kısım da evliliğin bir sözleşme türü olduğunu ve her evliliğin de tıpkı diğer hukuk sözleşmeleri gibi bir gün son bulabileceğini kabullenemiyor.

3. Boşanmak kadar boşanamamak da ürkütücü tabii. Asla boşanmayan, boşanamayan kronik geçimsizler güruhunu yakından tanıma fırsatı bulan bireylerde evlenmekten korkuyor. Zira ne kadar mutsuz olunursa olunsun yakayı bırakmayacak bir eşe sahip olma ihtimali insanı evlilik düşüncesinden soğutuyor. Sanki hayatını ipotek ederek öde öe bitmeyecek bir kredi çekmişsin gibi 😊 Bu halde, her ne olursa olsun kadın ya da erkek bir türlü diğerini salıvermiyor. Ya benimsin ya toprağın yaklaşımı 😊

4.Artacağı belli olan sorumluluklar kanımca en korkunç neden olarak ilk sıradaki yerini neredeyse her insan için koruyor. En basiti evlenmeden önce bir anne ve bir baba varken evlenmekle birlikte bunlar normal koşullarda en azından ikişer tane oluyor; ancak yalnız bunlarla kalmıyor. Eskiden bir teyzen iki dayın varken evlenince bu sayı 5 katına çıkabiliyor ve maalesef bu şahısların sana verdiği haklar son derece kısıtlı iken yükümlülükler diz boyunu aşıyor ki bunlar en basitleri. Burada maddi manevi yükümlülükler listesi yaparak kimseyi daha fazla korkutmak istemem 🙂

5. Bilinenin aksine erkekler de kadınlar kadar kayınvalide fobisi yaşıyor. O kayınvalide ki namı diğer kaynana onun varlığı falan böyle insanın tüylerini ürpertmeye, gözünü karartıp, tansiyonunu düşürmeye yetiyor.

6. Bilinmezlik ve değişikliğe karşı direnç. İnsanın bizzat kendisine katlanmakta güçlük çektiği günümüz koşullarında ikinci bir kişi ile yeni bir hayat kurmak gerçek bir bilinmezlik. Bu durumda insanın alıştığı hayatından kopması ve eskiden yaptığı şeyleri artık yapamayabileceğini düşünmesi gerçekten ürkütücü.

7. Sıkıcı ve mutsuz bir hayata, imza atarak bilinçli ve istekli bir şekilde başlama düşüncesi. Maalesef ‘’ evlilik aşkı öldürüyor’’ şeklinde neredeyse DNA larımıza kodlanmış bir bilgiye sahibiz. Ancak aşkı öldüren evlilik değil, zaman. Aşık olduğunuz insanla evlenseniz de evlenmeseniz de belli bir zaman geçtikten sonra aynı heyecanı korumak gerçekten güç. Zira aşkın da bir son kullanma tarihi var. Hal böyle olunca, çok kıymetli olan yaşantınızda evlenmek gibi bir planınız varsa aşık olduğunuz insan evlenmeniz için belki de en uygun kişidir. Zira sizi ona aşık eden nedenler her ne ise; bu o insanda mevcuttur ve bu da o kişiye olan tahammülünüzü yükseltecek ve onunla birlikte yaşamak aşık olmadığınız biri ile yaşamaktan çok daha kolay olacaktır.

8. Başka bir insanla hayatı paylaşmak da biraz sarsıcı olabiliyor. Evlilik her anlamda şeffaflık, kararlılık ve özveri gerektiriyor. Bu nedenle biraz disiplinli, çokça dürüst ve fedakar olmayı insan kolay kolay göze alamıyor.

9. Mutsuz bir aileye mensup olmak da önemli etkenlerden biri. Zira evliliği tecrübe etmemiş insan, evliliğin; en yakın gözlemleme fırsatı bulduğu anne babasının evliliği benzeri bir şey olduğunu düşünüyor.

10.Boşanma ile sonuçlanmış önceki evlilik ya da evlilikler de evlenme korkusunu artırıcı etmenlerden biri. Bu halde evliliği yürütememiş kişi diğer denemelerde de aynı sonuçla karşılaşacağına inanıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu